Zıraat ve Sulama

Günümüzde köyde sürekli yaşayan aile sayısı çok az olduğundan ziraat ve hayvancılık çok sınırlı miktarlarda yapılmaktadır. Geçmişte yapılan ziraat ile ilgili olarak şunlar söylenebilir. Köyün arazi yapısı hayli engebeli ve sarp olması zıraii sahaları dar tutmuştur.
Köyün es ki sakinleri bu sınırlı ziraat alanların tabir edilen yükseltilerine badem ağaçları dikmişlerdir. Köyün içme ve sulama suyu 2 km. uzaklıktaki Avrak bölgesinden gelmektedir. Zorlu arazi yapısını aşmak için insan üstü gayret göstermişler, su geçit köprüleri yaparak ve sarp kayaları yaramak suretiyle suyu köye Derelerdeki değirmen hargı, Kerer hargı’nın cırarlardaki geçidi, Kabannu’nun suyunu köye getiren kanallar, Keprin hargının oluktaş mevkindeki geçidi, Çeşgar’da ki su geçit köprüsü işte bu gayretlerin eseridir. Yine köye içme suyunu getirmek için yapılan Harsaklar da yapılan karbon, sökürük de yapılan tünel bu insanların yaratıcı gücünün birer örneğidir. Köyde ziraat son derece planlı bir düzen içerisinde yürütülmüş o kadar ince hesaplarla kurulmuştur ki bu güne kadar hiçbir değişikliğe uğramadan uygulana gelmiştir. Köyün sulama suyunun kapasitesi ölçülmüş, ona göre sulu arazi planlanarak tarla ve bahçeler bu plan doğrultusunda suyu ile beraber ele alınmıştır. Sulama suyu 16 gün olarak nöbete bölünmüş her nöbet belirli bölgeyi içine almış ve bu nöbetler kendi içinde tekrar zaman nöbetlerine bölünmüş, bu bölünme sürekli olarak dönüşümlü biçimde uygulanmıştır. Köyün sulama nöbeti 16 ya bölünmüştür ve aşağıdaki isimlerle anılırlar.

  1. Hıdırlı
  2. Hıdırlının sonu
  3. Mollayil
  4. Hasanağagil
  5. Bekgil
  6. Ayvazgil
  7. Poyrazgil
  8. Garabargil
  9. Alibekgil
  10. Humargil
  11. Milkes
  12. Hacıgil
  13. Haci Sıleymangil
  14. Solahgil
  15. Mıstafeng
  16. Satesgil

Sulama suyunun gün nöbetlerinin tayinde ezani zamanla birlikte köyün karşısında ki meşelerle örtülü dağda belli bölgeleri güneşin aydınlatması yöntemi de kullanılmıştır. Dağın ortasında bulunan kayanın adı öğle taşıdır. Güneşin bu taşa vurması öğle olduğu anlamına ve bir nöbetin bitimi diğerinin başlaması anlamına gelir. Bu taşın altında arka arkaya dizili üç taş ise harman zamanı harman ezmeyi durdurma vaktini gösterdiğinden salım taşı denmiştir. Bu nöbetler Galuk dan göze, gözden öğleye, taştan göze gibi isimler alırlar. Köyde tarımsal ürün olarak her türlü meyve yetişirse de ayvası kendine has kokusu ve lezzeti ile ünlüdür. Ceviz ve baden yetiştirmeye son derece müsait bir arazi yapısı vardır. Geçmişte bağcılıkta oldukça ileri düzeyde ve yaygın olarak yapılırmış.