Nuri Poyraz (1917-1992)

nuri-poyraz

Nuri Poyraz; benim büyük dedem, aynı zamanda şair, düşünür ve bilge bir insandı. Onu kaybettiğimizde ben daha küçük bir çocuktum. Birlikte geçen zaman, benim çocukluk dönemime denk geldiğinden ötürü, büyük dedemi çok fazla tanıyamamış olduğum için kendimi çok şanssız hissediyorum. Ancak babamın ve dedemin anlattıklarıyla yetiniyor ve onu anlamaya çalışıyorum.
Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre ve Mevlana gibi büyük düşünürlerin hayat görüşlerini, kendi hayat çizgisi üzerinde benimsemiş, onlar hakkında birçok kitap okumuş ve bilgi sahibi olmuş biriydi. Bu yüzden o bizim için, babamın tabiriyle bir köy filozofu’dur. Tasavvufla ilgili engin düşüncelerini, paylaşabildiği ölçüde babamdan dinlerim zaman zaman. Keşke kendisinden dinleyebilseydim ama nasip olmadı.
Nuri dedem öldükten sonra, yüzlerce şiir bıraktı arkasında. Kimi eski Türkçe yazılmış, kimiyse yeni Türkçe yazılmış. Halit dedem bazı şiirlerini okuyabildiği kadarıyla bizlerle paylaşmaya çalışsa da, birçok şiir sayfa aralarında ışıldamayı bekliyor gözlerimizin içinde.
O öldüğü gün, Munzur’un tepelerinden köye doğru sert bir rüzgar estiği söylenir. Köyün karşısında geyiklerin ağladığı, kekliklerin hiç ötmeden taşların dibine saklandığı bir gündür o gün. Ve öğle taşı* sessizce köye bakıp şöyle der içinden; “Uğurlar ola Nuri Poyraz!”

Tuğlu Köyü karşısında bulunan büyük kayanın ismi.